8 Haziran 2013 Cumartesi

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ(HAYVANAT BAHÇESİ)

   
        Yaz aylarında gidilebilecek en güzel yerlerden birisi Atatürk Orman Çiftliği...Yemyeşil ortamı, cıvıl cıvıl ortamı ile insanı rahatlatan bir ortamı var.
       
      Duyduğuma göre Türkiye'nin en büyük ve en eski hayvanat bahçelerinden birisi. Bir o kadar da büyük. Belli bir ücret ödedikten sonra girişten geçiyoruz. Burada, diğer hayvanat bahçelerinde bulunanlardan çok daha fazla hayan türü bulunuyor. Nesli tükenmekte olan hayvanları ya da yırtıcı ve tehlikeli birçok hayvan türünü görebiliyoruz burada. Timsahlar, yılanlar, aslanlar, pumalar, zürafalar, su aygırı , fil, akbabalar, atlar, midilliler, balık türleri, kuş türleri, maymundan ve daha saymayı unuttuğum birçok tür ... Özellikle maymunların bulunduğu kısım, hayvanat bahçesinin en kalabalık kısmı. Çok ilgi görüyorlar, atılan yiyecekleri kapıyorlar ve çok tatlılar gerçekten:) Ayrıca faytonlarda gezinti de yapılabiliyor burada. 

     Gerçekten diğer hayvanat bahçelerinden çok farklı, ve mutlaka Ankara'ya gelenlerin uğraması gereken bir yer bence. Muhteşem bir gezinti yaşayacakları kesin :)












1 Haziran 2013 Cumartesi

ANKARA KALESİ


          Ankara'nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Ulus'da bulunan Ankara Kale'si, çok değerli manevi bir hazinedir hepimiz için. Birçok devletin hakimiyetinde kalmıştır.

        Kalenin kapısından girince karşımıza eski evler çıkıyor. Merdivenlerin kenarında da hediyelik eşyalar satan insanlar bulunuyor. Merdivenler bittikten sonra kalenin asıl kısmına ulaşmış oluyoruz. Buram buram tarih kokuyor. Müthiş bir Ankara manzarası bizi bekliyor... Uzun uzun seyredilebilir. Ama dikkatimi çeken nokta; bakımsızlığı... Bu kadar değerli ve tarihi bir yer, nasıl bu kadar unutulabilir? 

         Umarım Ankara Kale'si en yakın zamanda hakettiği değeri görür...








24 Mayıs 2013 Cuma

GRAMOFON CAFE


         Ankara'da Samanpazarı'nda bulunan Gramofon Cafe, bildiğimiz cafelerden çok daha farklı. Nostaljik bir havası var. 

       Ankara'nın en eski yerleşim yerlerinden birinde bulunan cafe, hem yeri hem de görünüş bakımından insanı eskilere götürüyor. Odun sobası ile ısıtılıyor, masalar da eski konseptine çok uygun, etrafta 80-90'lı yıllarının film artistlerinin fotoğrafları var. Ayrıca eski plakların, gramofonların, kitapların, yani kısacası o yıllara ait eşyaların sergilendiği küçük bir bölümü de var. Her gelenin mutlaka gezdiği ve fazlaca zaman geçirdiği bir yer bu bölüm. Cafede birşey yerken ya da içerken, çalan plaklar da eşsiz bir huzur veriyor insana. Eskilerin şarkılarını dinlemek çok iyi geliyor şüphesiz.

      Hayatımda gördüğüm en farklı ve en anlamlı cafe burası. Eski zamanlardaki müziklere, plaklara, filmlere ilgisi olanların mutlaka gidip görmesi gereken bir yer...








17 Mayıs 2013 Cuma

GENÇLİK PARKI


         Ankara'nın Ulus'daki tarihî parklarından biridir Gençlik Parkı. Cumhuriyet yıllarında bataklık olan bir arazi, şu an belkide Ankara'nın en ünlü ve en çok gidilen yerlerinden birisi halinde.

       "Park" demek az kalır buraya. Bildiğimiz parklardan çok daha büyük ve farklı. İçinde büyük bir lunapark bulunuyor. Çok eğlenceli oyuncaklarla dolu...Hem büyükler için hem de küçükler için oyuncaklar mevcut. Şans oyunları da çok ilgi çeken yerler arasında. Parkın içinde bir de göl bulunuyor. Akşamları müthiş su gösterileri yapılıyor bu gölde. Ayrıca birşeyler yemek için de birçok seçenek mevcut. Birçok lokanta, cafe ,büfe gibi oldukça fazla.

       Adı "Gençlik Parkı" olsa da aslında her yaştan insanlar geliyor bu parka. Ankara' ya ilk defa gelenlerinde uğramadan geçmedikleri bir yer... Çok eğlenceli bir gün geçirmek için bire bir. Çocukluğunu dönüp, bir gün boyunca çocuk olmak isteyenlere mutlaka tavsiye ediyorum gitmelerini:)






12 Mayıs 2013 Pazar

ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİ


       Ankara'nın Ulus semtinde bulunuyor Ankara Vakıf Eserleri Müzesi. Binayı görünce zaten, içinin de ne kadar ihtişamlı olacağı tahmin edilebiliyor. Zaten tahminlerimizde de yanılmıyoruz.
      
      Müze iki katlı. İki katında da Türkiye'nin geçmişi yatıyor adeta. Eski kabe örtüleri, Türkiye'nin farklı yörelerinden getirilmiş eski halılar, şamdanlar, hattatların yazmış olduğu yazılar, ahşam vaaz kürsüleri ve eski camilerin kapıları ve eski Kur'an-ı Kerim ler sergileniyor. Özellikle elde yazılmış Kur'an-ı Kerim ve hattatların eserlerindeki işçilik, emek beni çok etkiliyor. Belki de günlerini, yıllarını vermişlerdir. Bir de müzedeki rehberden öğrendiğimize göre, bazı eserler yurt dışına kaçırılmış. Ama çok çaba sarf edip, geri almışlar bir kısmını. Bunu duymak hem üzdü hem sevindirdi beni. Eserlerimizin kaçırılıp, orada kendi geçmişleri gibi sergilenmesi hem çok üzücü hemde çok sinir bozucu bir durum. Ama onları geri almamız, geçmişimize sahip çıkmamız da çok güzel ve sevindirici bir şey.

     Beni hem çok şaşırtan hem de çok eğlendiren bir gezinti oldu. Umarım herkesin birgün gitme fırsatı olur:)








      

2 Mayıs 2013 Perşembe

MEHMET AKİF ERSOY EVİ


Eskiden Taceddin Dergâhı olan bu ev, savaş yıllarında Mehmet Akif ERSOY’a tahsis ediliyor. Bu ev; Kurtuluş Savaşı yıllarında, Mehmet Akif ERSOY’un yaşadığı, İstiklâl Marşı ve daha birçok ünlü şiirini yazdığı evdir.

Mehmet Akif ERSOY müze evi, duvarlarla çevrili bir bahçede bulunup iki katlı ahşap bir evdir. Evin ön tarafında da Mehmet Akif’in fotoğraflarının ve eserlerinin bulunduğu panolar sergileniyor. Evin üst katına çıkan tahta merdivenler boyunca M.Akif’in fotoğrafları var. Üst katta ise dinlenme odası ve toplantı odası bulunuyor. Burada Mehmet Akif’in seccadesini, cep saatini, tüfeğini, gözlüğünü, yatağını görüyoruz. Ayrıca mumdan yapılmış insan heykelleri de, çok gerçekçi görünüyor.

Ülkemize çok şey kazandırmış bu insanın yaşadığı yeri ve millî marşımızın yazıldığı evi görmek büyük şans diye düşünüyorum. Herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer...
















21 Nisan 2013 Pazar

RESİM HEYKEL MÜZESİ

      Ankara'nın Ulus semtinde bulunan müze, eskiden halk evi olarak kullanılırken, şuan müze olarak kullanılıyor. Ankara gördüğüm en ihtişamlı müzelerinden birisi...

     Daha kapıdan girmeden bir merak başlıyor. Kapıdan bile, ne kadar görkemli, ne kadar tarihi bir yer olduğu anlaşılabiliyor aslında. Müzede; Cumhuriyet dönemi öncesi ve sonrasına ait resimler, heykeller, motif örnekleri, baskılar, seramikler yer alıyor. Ama en çok yeri resim tabloları kaplıyor şüphesiz. O döneme ait ünlü ressamların farklı türden tabloları çok ilgi çekici. Her tablonun karşısında dakikalarca durulabilir. Bir de oda yer alıyor müzede. Bu odada eski ama çok değerli olduğu belli olan eşyalar yer alıyor. Ayrıca müzenin konser salonu da bulunuyor. Her hafta aktif olarak konserler veriliyor.

    Müzenin kapısındaki merak bitiyor. Tam da tahmin ettiğimiz gibi, dışı gibi içi de çok ihtişamlı ve etkileyici. Cumhuriyet öncesi ve sonrası birçok değerli eserimiz var bu müzede. Mutlaka görülmesi gereken eserler, mutlaka görülmesi gereken bir müze...











   

12 Nisan 2013 Cuma

ETNOGRAFTA MÜZESİ

      Ankara'nın 1930 ' dan beri faaliyet gösteren , en anlamlı ve en değerli müzelerinden bir tanesi...Etnografya  Müzesi’ nde, Türk Sanatının Selçuklu Devrinden günümüze kadar devam eden örnekleri sergileniyor.

      Koleksiyonunda;  Anadolu’ nun çeşitli yörelerine ait halk kıyafetleri, bohçalar, süs eşyaları, ayakkabılar, bazı yörelere ait kadın ve erkek çorapları,oyalar, yatak örtüleri, gelin ve damat  kıyafetleri, damat tıraş takımları, çeşitli yörelere ait halı ve kilimle, Osmanlı' dan kalan yaylar, oklar, tabancalar, tüfekler kılıçlar, maden eserleri,  porselenler, tasavvuf ve tarikatla ilgili eşyalar, eski yazı örnekleri bulunuyor. Ayrıca eskiden yaşamış önemli insanların minber ve mihrabları da sergileniyor.

      
     Bu müzeyi en anlamlı kılan şeylerden bir tanesi de, 1938' den 1953' e kadar Atatürk' ün naaşının burada bulunmuş olması...Naaşının bulunduğu yer, şuan etrafı çevrilmiş durumda. Duvarlarla, Atatürk'ün öldüğü güne ait fotoğraflar,naaşının fotoğrafları ve halkın ağlayan yüzleri var. En çok o kısmı etkiliyor zaten. 

     Gezinti eğlenerek başlıyor ama buruk bitiyor. O fotoğrafların ve naaşın bulunmuş olduğu bölümü gezmek baya zor ve acı oluyor. Ama yinede mutlaka yaşanması gereken bir an ve görülmesi gereken bir müze olduğunu düşünüyorum...














7 Nisan 2013 Pazar

RAHMİ KOÇ MÜZESİ

      Hem eğlenmek hem de şaşırmak için hem de öğrenmek ve çok güzel bir zaman geçirmek için en ideal müzelerden birisi.Müze deyince genelde  akla daha farklı yerler gelir.Ama bu müze hem çocuklara hem yaşlılara,yani her kesimden her yaştan insanlara hitap ediyor..

      Müze üç katlı..Her katta bir çok oda var.Her oda da birbirinden faklı şeyler..Her odada başka bir dünya var adeta."Acaba başka neler göreceğim" diye düşünmemek elde olmuyor gezerken.En çok yeri oyuncaklar kaplıyor. Benimde en çok ilgimi çeken kısım tahtadan oyuncakların sergilendiği kısım oluyor.Ama sadece oyuncaklarla da bitmiyor tabi.Eski model arabalar,motorlar,bisikletler,fotoğraf makineleri,televizyonlar,telefonlar,denizcilik malzemeleri...Bazı odalarda da mumdan yapılmış insan heykelleri bulunuyor.Ama gerçekten hiçbir farkı yok gibi.Ayırt etmek çok güç. Marangozlar,ayakkabı boyacıları..Bunlar gibi bazı meslekler canlandırılmış mumdan heykellerle.En alt katta ise doğum odası bulunuyor.Eskiden kullanılan doğum malzemeleri,ilaçları,odaları..Müzede çalan müzikler de birbirinden güzel,insanı sakinleştiren ruhunu okşayan bir tınıya sahip.
    
     Bana göre Ankara'daki en güzel ve en çok eğlendiğim müze Rahmi Koç Müzesi.Hem çocukluğuna hem de çok çok daha eskilere gidiyor insan.Hiç unutamayacağım,muhteşem vakit geçirdiğim bir gezinti oluyor benim için."İyi ki gitmişim" diyeceğiniz ve eminim tekrar gitmek isteyeceğiniz bir müze.Vakit kaybetmeden gidin derim ben..:)