30 Mart 2013 Cumartesi

BİRİNCİ VE İKİNCİ MECLİSLER(KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ VE CUMHURİYET MÜZESİ)

      Ankara'nın en eski semtlerinden biri olan Ulus'da bulunan,Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna ve en zor dönemlerine şahitlik eden iki meclis...
     
      İki meclis de yan yana bulunuyor. İkisinin de kapısından girdiğimiz andan itibaren buram buram tarih kokuyor. Birinci Meclis,Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kurulduğu meclis.Sarıklı hocaların,büyük devlet adamlarının,yani farklı görüşteki insanların birleşip kurduğu bir yer. İçinde; mescit, meclis toplantı odası, Atatürk'ün odası,dinlenme odası,toplantı odası gibi odalar bulunuyor. Odalarda ise,o döneme ait birçok fotoğraf ve tablo sergileniyor.Ayrıca o dönem ki bakanların toplantı yaptığı ve bazı önemli antlaşmaların yapıldığı masalar da var. Her şey çok etkileyici ama Meclis toplantı odası beni en çok etkileyen kısım. Ne kadar zor şartlarda kurulduğunu anlatıyor ve insanın içini bir garip oluyor.Masalar ve özellikle o sobalar...
     
     İkinci Meclis daha sonra yapıldığı için,Birinci Meclise göre daha yeni ve daha modern tabi. Orada da yine meclis toplantı odası,Atatürk'ün odası gibi odalar bulunuyor.Atatürk'ün ve ülkenin önde gelen bazı devlet adamlarının özel eşyaları,Atatürk'ün sözleri ve ilkelerini anlatıldığı yazı ve fotoğraflar,Cumhuriyet'in ilanından bugüne kadar basılmış olan kağıt ve madeni paralar,pullar,madalyalar  sergileniyor.

     Cumhuriyet'in zorlu geçen o ilk yıllarını,birçok sıkıntıya rağmen yapılmış olan o dayanışmayı,bugüne nasıl ve kimler sayesinde geldiğimizi anlamamız ve yaşamamız için gidilebilecek en iyi yer Birinci ve İkinci Meclis bana göre. Gezerken, sanki bir anlık bir zaman tüneline girer gibi oluyoruz. Çıktıktan sonraki duygu da 'anlatılmaz yaşanır' cinsten. Hani bir de çok bilinen bir söz vardır ya:" Geçmişini bilmeyen insan,geleceğini de göremez." İşte tam da bu yüzden her Türk'ün mutlaka görmesi gerektiğini düşünüyorum...





23 Mart 2013 Cumartesi

ANITKABİR


       Şüphesiz, Ankara'ya gelenlerin ilk uğradığı yer Anıtkabir...Ankara'nın simgesi de denilebilir hatta.O karanlık zamanlardan bizi kurtaran,aydınlık zamanlara taşıyan,Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu M.Kemal ATATÜRK'ün yattığı yer...
       
       Daha Aslanlı Yol'da başlıyor heyecan.Aslanlı Yol'un başında İstiklal ve Hürriyet kuleleri bulunuyor.Yolun bitiminde de geniş bir avluya ulaşılıyor.Burada İsmet İnönü'nün kabri,Atatürk'ün kullandığı arabalar ve tekneler,özel eşyaları bulunuyor.Farklı bir kısımda da, Atatürk'ün sözleri,hayatı ve hayat görüşüne ilişkin üç boyutlu gösterimler bulunuyor.Atatürk'ün kütüphanesini,kullandığı eşyalarını,çok sevdiği köpeğinin doldurulmasını,kıyafetlerini bu tur sırasında görüyoruz.Koridorlarda,Atatürk'ün yaptığı inkılapların kabul ediliş sırasında çekilen fotoğraflar,o dönemdeki halkın durumunu anlatan fotoğraflar sergileniyor.Onları görüp de,duygulanmamak elde değil..Özellikle Atatürk'ün mezar odasından canlı yayın yapılan yerde ve kendi sesinin yayınlandığı yerde gözlerim dolu dolu oluyor. Kabrinin etrafında Türkiye'nin her ilinden toprakların bulunduğu vazolar dizili.Bir de öyle bir yer var ki; bana göre Anıtkabir'in en can alıcı yeri.Atatürk'ün yüzünün kabartmasının bulunduğu yer...Oradaki görevlilerin anlatıklarına göre;Atatürk, Türk bayrağının dalgalandığını görebileceği bir yere gömülmek istermiş ve şimdi Atatürk'ün  yüz kabartması Anıtkabir'in en büyük penceresinin tam karşısında bulunuyor ve o pencereden de Ankara Kale'sinde dalgalanan Türk bayrağı çok net görülüyor.Sembolik olarak da olsa,kabartmalar sayesinde Atatürk'ün  istediği de gerçekmiş oluyor. Son olarak da,televizyonlarda gördüğümüz,devlet adamlarının çiçek koyduğu yere yani mozoleyi de gördükten sonra Anıtkabir tutu bitiyor.
       
       Şüphesiz her Türk'ün görmesi gereken bir yer.Biraz buruk,bol özlem dolu ama her şeye rağmen gurur verici bir tur...Atatürk'e ait şeyleri görmek,o anlatılanları duymak,fotoğraflarda Türk milletinin nereden nereye geldiğini görmek,o koridorlardaki marş sesleri ve her şeyden önemlisi böyle bir lidere sahip olmak çok gurur verici.Ama böyle bir insanı kaybetmek çok fena bir acı,burukluk,özlem..Tam bir duygu karmaşasına kapılıyorum çıkarken.Böyle bir lidere sahip olduğumuz için ne mutlu bize! Ne mutlu Türk'üm diyene!




16 Mart 2013 Cumartesi

YEŞİL VADİ

                                           
         Her ne kadar gri bir şehir olarak bilinse de, kendine ait gizli kalmış hazineleri var Ankara'nın..'Yeşil Vadi' de bu hazinelerden birisi. Beytepe kampüsünde olduğu için, buradaki öğrenciler tarafından biliniyor genelde. Bu yüzden ilk olarak buradan başlamak istedim.

        Böyle güzel bir doğa harikasının katlanılmaz tek yeri,o merdivenleri olsa gerek.Yeşil Vadi'ye inmek biraz yorucu oluyor. Ama sonrasında gördüğümüz manzara, tüm sıkıntılara değecek güzellikte. Adı gibi her şey yemyeşil oluyor baharda. Kış ayında ise her yer bembeyaz... Göl kenarlarındaki banklar,oturup manzarayı izlemek için birebir.  Biraz daha ilerde bulunan gölde ise ördekler ,kuğular, kazlar ve onlara ait evler bulunuyor. Yeşil Vadi'ye gelip de, o kazlara ekmek atmadan dönülmez tabi :) Ekmekleri kapmak için verdikleri mücadeleleri ve sevinçlerini görmek de, insana apayrı bir huzur veriyor.  Gölün çevresinde ağaçların gövdelerinden yapılmış şirin banklar ve küçük masalar yer alıyor . Su sesleri eşliğinde piknik yapmak için  de mükemmel bir yer. Dışardan aileler de gelip piknik yapabiliyorlar burada. Göl kenarında yürüyüş yapmak, insanın ruhunu dinlendiriyor.   Kampüste kalan öğrenciler için de, böyle bir güzelliğe yakın olmak çok büyük şans. Yeşil Vadi'de herşey çok doğal . Baktığımız, gördüğümüz  her yer çok huzur verici .     
        
      Hacettepeli olup da, Yeşil Vadi'ye gitmeyen yoktur eminim. Ama Hacettepeli olmayanların, ya da olup da gitmeyenlerin,yani kısacası Ankara'da yaşayan herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer Yeşil Vadi. Şiddetle tavsiye ederim:)